TARSUS'UN İSMİ
Tarsus'un ismi kuruluşu hakkında gerek Yunan mitolojisinde gerekse eski yazarların anlatımlarında çeşitli bilgiler verilmektedir.Antik çağlarda, Tarsus Çayı'na Kilikya'mn yerli halkı KYDNOS adını vermiştir. KYDNOS mitolojide nehir tanrısına verilen isimdir. Azra Erhat'ın Mitoloji Sözlüğü kitabında Kydnos aşağıdaki gibi an­latılmaktadır: "KYDNOS: Kilikya'da bugün Tarsus Çayı diye anılan ırmağın tanrısı. Ana tarafından lapetos'un torunu sayılır. Kydnos'un Parthenios adlı bir oğlu varmış. Kydnos Innağı'nın denize döküldüğü yerde bir şehir kurup ona PARTHENİA adını vermişler. Bu şehir bugünkü Tarsus'tur. Eski Yunan mitolojisinin bir anlatımına göre, Pegasus (Kanatlı uçan at) ve Bellerofontes Kilikya Ovası'nda yolunu şaşırmış ve Tarsus'un bulunduğu yerde ayağı sakatlanmış olduğundan, şehre Yunanca "ayak tabanı" anlamına gelen TARSOS ismi verilmiştir.Bazılarına göre de şehir adını TERSEİN (kurutmak) kelimesinden aldı. Tufandan sonra sular çekilince ilk önce burası kurumuştu.Diğer bir Yunan efsanesine göre, şehrin kurucusu oîan Kilikya ilahı SANDON ile bir tuttukları HERAKLES'tir. Herakles'in resimleri M.Ö.4. yüzyıla ait Tarsus sikkeleri üzerinde bulunmaktadır. 1875 yılında Tarsus Eski Ömerli Mahallesi'nde bulunan, şu anda İstanbul Arkeoloji Müzesl'ndeki bronz Herakles heykeli bu tanrıya Tarsus'ta tapınıldığının bir kanıtıdır.
Strabon'un Anadolu'nun Coğrafyası kitabında ise: 'Tarsos'a gelince, o bir ovada uzanır. İo'yu araştırmak üzere Triptolemos'la bir­likte dolaşan Argoslular tarafından kurulmuştur." diye an­latılmaktadır. Strabon M.Ö. 64 yılında Amasya'da doğan antik çağ yazarlarından biridir.Perseus'a ait bir başka mitolojik efsane ise, Perseus'un Andrasos ismindeki köyün yerinde Tarsus'u inşa ettiğini anlatmaktadır.
Antik devir yazarlarından Abydenos ve Beresos'a göre Asur Kralı Sanherip, Tarsus'u M.Ö.696 senesinde Babil şehrini örnek alarak inşaa etmiştir.Tarsus'un kuruluşuna ve ismine dair diğer Yunan efsane ve söylentilerinin hemen hemen hepsi Romalılar zamanında, özellikle Augustos devrinde ortaya çıkmıştır. Ancak bu söylentiler ve iddilar mitolojik olmaktan ileriye gidemediği için. bunlardan tarihî bir gerçek ortaya çıkarmak olası değildir.
Kentin adı ilk kez Hitit metinlerinde TAR-ŞA (URU-TAR-SA) biçiminde yazılmıştır. TARŞA olasılıkla tüm Çukurova'yı içine alan ve Kuzey Mezopatarnya'daki Hurrilerin kurduğu Kizuvatna krallığının merkeziydi, M.Ö.5. ve 4. yüzyıllarda Tarsus'un gerek kültürel gerekse etnolo­jik bakımdan tamamen doğu memleketi özelliği taşıdığını görüyoruz. Bu yüzyıllarda Tarsus halkı arasında bir kısmı Yurıarılı'mn varlığı belli ise de, bunlar sırf ticaret amacıyla Tarsus'a gelip yerleşen ve azınlıkta olan kimselerdir.
M.Ö. 5. yüzyılın ikinci yansından ve daha ziyade 4. yüzyıldan itibaren görülen Yunan sikkelerinin varlığı, eko­nomik amaçlarla meydana getirilmiş; Yunanlılara daha kolay ticaret yapabilme olanağını sağlayabilmek için, büyük ticaret şirketleri ta­rafından bastırılmış olan ekonomik kültür etkileridir.Tarsus ismi ve kentin Kilikya Kralı Syennessis'in yönetim mer­kezi olduğu, ilk kez M.Ö. 401 yılında, Ksenofon'un Anabasis isimli eserinde anlatılmaktadır.
M.Ö.5 yüzyılın ikinci yarısından itibaren Tarsus'a ait sikkeler üzerinde, kentin ismi gerek Aramice ve gerekse Grekçe yazı ile TARZ ve TEPEİ şekillerinde görülmektedir. Ama Tarsus ismine çok daha önce Asur kaynaklarında, Asur Kralı 3. Salmannassar (M.ö. 859-825) ve Sanherip (M.Ö. 704-68 l)'e ait bel­gelerde TARZİ şeklinde anlatılmaktadır.Tarsus Çayı'nın iki yakasında yeni bir kentin temelleri Sanherip zamanında atılmıştır diyebiliriz. Aynı zamana ait bir başka Asur metninde ise kentin adı TARSİS biçiminde yazılmıştır. Demek oluyor ki. Yunan sömürgeciliği devrinden evvel, M.Ö.9. yüzyılın birinci yarısında, Tarsus ismi ve şehri Asur Kralı 3. S alman n as sar'm Kilikya'ya yaptığı seferlere ait resmi belgelerde, o zamanki Kilikya Prensliğİ'nin merkezi olarak anılmaktadır.
Tarsus ismi geçen Asurlular'a ait resmî belgelerin doğruluğundan hiç bir zaman kuşku duyulmayacağı gibi, Yunanlıların bilinen tarihlerden daha önce Kilikya'ya gelmiş olmaları da olası değildir. Yazarların, mi­tolojik efsanelerin, Tarsus'un kuruluşuyla ilgili anlatımları bu du­rumda gerçek olamamaktadır.Mitolojik bilgiler arasında yalnız bir tanesinde, gerçeğin bir dere­ceye kadar gizlenmiş olduğu anlaşılıyor. O da Herakles Sandon'un yani sonuç itibariyle SANDON'un, Tarsus'un kurucusu olmasıdır. M.Ö. 4. asrın başından itibaren, Tarsus sikkeleri üzerinde Sandon (BAL TARZ) yani şehir tanrısı olarak görülmektedir. Sandon'un çok eski bir Kilikya tanrısı olduğu da genellikle kabul edilmektedir. Şehrin kuruluşunun böyle bir tanrıya atfedilmesi, onun tarihin ka­ranlık devirlerinde meydana geldiğini anlatmaktadır. Zira, M.Ö. 9. yüzyılda, Asurlular zamanında. Tarsus bir idare merkezi olarak görüldüğünde, Tarsus'un kuruluşunun ve isminin o tarihten daha eski zamanlara gitmesi gerekmektedir, Tarsus isminin, yine çok eski bir Kilikya tanrısı olan TARHON veya TARKON'dan gelmiş olduğu muhtemeldir. Bu tann Hitit metin­lerinde TARHUNT şeklinde gösterildiği gibi, Hititler zamanında ve daha Önce, Kilikya'nın da dahil bulunduğu ARZAVA Krallığının 4. Amenofis ile siyasî ilişkide bulunduğu prensi TARHUNDARABA ismini taşımaktadır.
Bundan başka Kilikya'da bulunan kitabelerde pek çok TARKU, TARKON ve bu kökle meydana gelen kişi isimlerine rastlanmaktadır.Tarsus'un koruyucu tann Sandon'a izafeten anılmaması şehrin isminin başka bir tanrıdan geldiğinin kanıtıdır. Buna göre şehrin kuruluşunun daha önceki tann olan TARHON'a bağlanması gerekmektedir. Tarsus'un isminin TARHON veya TARKON'dan türemiş olduğunu kabul edersek, bunun daha sonra Asur dilinde TARZI-Aramice'de TARZ, Grekçe'de TERSİ (TEPlIKON) ve nihayet Latince de TARSOS şeklini aldığını görürüz.Selefkoslar, olasılıkla 1. veya II. Antiokhes zamanında kentin adını Kydnos Antiokhiea'sı olarak değiştirirler.Tarsos adı Antiokhos Filopator IX (M.Ö. 113-95) zamanında yeniden kullanılmaya başlanmıştır.
M.Ö. 1. yüzyıl sikkelerinin üstünde Tarsos adı yazılıdır.Roma döneminde, Tarsus çeşitli imparatorlar adına lakaplar almıştır. Bu isim ya da lakaplar imparatorun yaşayışına göre Tarsus'a kısa imtiyazlar tanımıştır. Tarsus yeniden imar edilmiş ve halkın yaşam düzeyini arttırıcı tedbirler alınmıştır. Bu çalışmalardan ve imparatorlann isimlerinden dolayı Tarsus'a verilen lakaplar şöyle sıralanmıştır: Roma İmparatoru İladrianus'tan dolayı HADRLANE, imparator Commodius'dan dolayı KOMMODİANE, Severius'tan do­layı SEVERİANE, Caracalla'dan (M. Aurelius Anloninius) dolayı ANTONİNİANE, Severîus Alexander'den dolayı SEVERİANE, Gordion zamanında da GORDIANE adıyla anılmıştır.
Tarsus ismi Araplar döneminde de değişik isimlerle anılmıştır. Arap kaynaklarında ve doğu kökenli tarihçilerin kitaplarında Tarsus'un ismi ile ilgili birçok açıklamalar vardır. Bunlardan:Ruhul-beyanda: "... O şehir Tarsus'tur. Cahillye devrinde ise EFSUS'tu." diye yazar.Kimi Arap kaynaklannda Tarasus olarak da ifade edilmiştir.'Yazan bilinmeyen el yazması bir kitapta ise Tarsus anlatılırken; "... Ve bunun adı Tevrat'ta Efsus'tur ve İncil'de Arsus'tur. Ve Arap dilince Tarsus'tur." diye bahseder.İslâm ananeleri arasında Tarsus'un, Adem'in oğlu Şii tarafından kurulduğu, kabrinin de Tarsus'ta olduğu efsanesi yer almaktadır.
TARSUS'UN TARİHİ
Tarsus' ta 1934 yılları arasında Gözlü Kule Höyüğünde yapılan kazılar bu yörede ilk yerleşmenin Neolitik
 dönemle başladığı ve Orta Tunç çağa değin kesintisiz sürdüğünü ortaya koymuştur.  Kent önceleri Toros adıyla anılmış sonradan bu ad latince de Tarsus olmuş ve zamanımıza kadar da gelmiştir. Tarsus'u ilk kez kimin kurduğu konusunda çeşitli söylenceler vardır. Bunlar' ın en yaygın olanı, kentin Asur Hükümdarı Sardanapal'ın kurduğudur. Yöreye I.Ö. VII-VII.yy' da geldikleri sanılan Yunanlıların burada bir yer yerleşmeyle karşılaştıkları kesindir. Bir süre Asur egemenliği altında kalan yöre daha  sonra prenslerin, iskendirin eline geçti. İskender' den sonra Tarsus, tüm Kilikya ile birlikte Selökinder' in payına düştü. I.Ö. 246'da Mısır yönetimine geçtiyse de bir süre sonra geri alındı. I.Ö. 66 da Kilikya bir Roma vilayeti oluncai, Tarsus' ta bunun  merkezi durumuna getirildi. Tarsus' a tarihi bir önem kazandıran Cydunus(TarsusÇayı) o dönemlerde kentin içinden geçmekteydi. Kleopatra ve Romalı komutan Marcus  Antonius, Tarsus' a bu ırmak yoluyla gelmişlerdir.  Tarsus Hıristiyanlığın kurucularından Aziz Paul us'un doğduğu kent olarak da önem  taşır. Ayrıca ünlü coğrafyacı Strabon I.Ö.I. yy da Tarsus' ta dil bilginlerii filazof ve yazarların yaşadığı yazar. Tarsus' un tarihi, müslümanlığın ortaya çıkışından kısa süre sonra, haraketli bir aşamaya girdi. 637 de Arap üstünlüğünü kabul eden Tarsus bu  dönemde Bizans sınırındaki öbür kentlere birlikte onarıldı.  Bu kentlere sonradan avasim  (uç kentleri) adı verildi. Emeviler ve Abbasiler döneminde, Tarsus bizanslılara Araplar  arasında sürekli el değiştirdi. 965' te bizanslılara geçen Tarsus bu dönemde Antakya  Prensliğine bağlandı. Bir süre sonra yeniden Bizans' ın, 1133'te Ermeni Prenslerinden  Leon' un eline geçti. 1137' de Bizans imparatoru Yoannes Komneos, Tarsus' u geri geri aldıysa da, 1172 - 1173' te yöre yeniden Ermeni egemenliğine girdi.  Tarsus, XIII.yy ' dan sonra Memlukler' in ve zaman zaman da Ramazanoğulları ile  Dulkadiroğulları beyliklerinin yönetimine geçti. 1516 da ise, Yavuz Sultan Selim' ce osmanlı topraklarına katıldı.  Tarsus 1571 de Kıbrıs Eyaletine bağlı bir sancak merkezi  olduysa da, bir süre sonra Adana eyaleti sınırlarına alındı. 1832 de Osmanlı güçlerini yenen mısırlı İbrahim paşa, Adana ve çevresini ele geçirdi. 1839 da yeniden Osmanlı  topraklarına katılan Tarsus, 1867 de Halep vilayeti Adana sancağının 1877 de ise  Adana vilayeti Adana sancağının bir kazası oldu.
Şemsettin Sami Tarsus'a İlişkin Şunları Yazmaktadır : Adana vilayetine bağlı Mersin Livasının bir kazasıdır. Kentin, 31 camisi, 19 medresesi 2 tekkesi, çeşitli dinsel topluluklara bağlı 5 kilisesi, 1 bedesteni, 10 hani, 2 hamamı  24 okulu, 7 değirmeni ve 6 pamuk fabrikası vardır. Tarsus, Namrun ve Gölek nahiyeleriyle 180 köyden oluşur. Tüm nüfusu 41606' dir.  Kentteki 4000 - 5000 Rum ve Ermeni dışında tüm nüfus İslam' dır.  Ali Cevad ise Tarsus' u Şöyle Anlatır :  Kazanın Kusdemir, Kosun, Canip sehir, Namrun, Ulaş, Gülek ve Tekeler aslı 7 nahiyesi ve 161 köyü vardır. Kazanın tüm nüfusu 40410 dur. Mersin 1888' de Adana' ya bağlı bir sancak olunca Tarsus' ta bunun tek kazası olarak  yönetsel durumunu korudu. I. Dünya Savaşı sonrasında Fransız işgaline uğrayan  Tarsus da buna bağlı bir ilçe merkez durumuna geldi. Tarsus Müslümanlar içinde  mukaddes bir şehirdir.  Tarsus' ta bir çok kutsal abideler vardır. Danyal Peygamber  Tarsus' ta gömülüdür. Makam Caminde Türbesi vardır. Hazreti Şit, Lokman Hekim Bilal - i Habeşi' nin Mezarları Tarsus' tadır. Harun Reşit' in kardeşi Memun' un valiliği sırasında Tarsus çayında boğulmasından  sonra Nur Camiindeki mezara defin edilmiştir.  Bütün bu efsane ve Tarsus' un geçmişi ne ait bilgilerin ilmi bir şekilde derlenip ortaya çıkarılması Arkeolog ve tarihçelere  düşen bir görev olmaktadır.

COĞRAFİ KONUMU

Mersin'in doğusunda yer alan Tarsus, ilin en büyük ilçesidir. Doğuda Pozantı ve Karaisalı (Adana), Batı da Mersin, Ulukışla (Niğde), Ereğli (Konya) ilçeleri, güneyde Akdeniz ile çevrilidir.

ÜLKE VE BÖLGESİNDEKİ YERİ

İdari Bölünüş ve Coğrafi Yapısı Tarsus, ülke güneyinde, Akdeniz bölgesi'nde, Mersin iline bağlı bir ilçe merkezidir. Mersin ili, Akdeniz bölgesi'inin, Çukurova bölümünün batısında yer alır.32,56 ve 35 derece 11 derece doğu boylamları ile 37 derece 01 derece kuzey enlemleri arasın da bulunan il doğu Akdeniz havzası'nın büyük bir bölümünü kaplar. 15.803 km2'lik yüzölçümüyle Türkiye topraklarının %2 sini kaplayan il, doğudan Adana, kuzey doğudan Niğde, kuzey ve kuzeybatıdan Konya, batıdan Antalya ile çevrelenmiş durumdadır. Güneyden Akdeniz ile kuşatılmış bulunan il, kuzeyden Batı ve Orta Toros dağları'nın yüksek plato ve zirveleriylei Anadolu'nun iç kesimlerinden ayrılmaktadır. 1990 yılı nüfusu 1.266.995 kişi olan ilin merkez ilçe dahil; anamur, Aydıncık, Bozyazı, Çamlıyayla, Erdemli, Gülnar, Mut, Silifke ve Tarsus olmak üzere ilçe sayısı 9' dur. Tarsus merkez ilçeden sonra ilde nüfusça en kalabalık ilçe durumundadır.

Nüfus yoğunluğu olarak km2' ye il genelinde 80 kişi düşerken, bu merkez ilçede 309 kişi, Tarsus'ta 144 kişi yi bulmaktadır. Tarsus; ilin doğusunda konumlanırken, batısında merkez ilçe kuzeybatısında Çamlıyayla ilçesi, doğusunda Adana ili, kuzeyinde Niğde ili ile çevrilidir.

JEOLOJİK DURUM

Tarsus aşağıda gösterilen Jeolojik zamanlara ait formasyonlardan teşekkül etmiştir.

a) Kuaterner - Dördüncü zamanlara ait kalker tüflerinden (Traverten) meydana gelen bu oluşmalar kolaim karbonat ihtiva eden yer altı sularının satha kadar çıkarak teressüb etmesiyle diajenik bir tarzda teşekkül etmiştir. Söz konusu teşekkülat İçel iline bağlı erdemli kasabasından başlar: Adana ilinin kuzeyinde kurttepe mevkiine kadar bir şerit halinde uzanır. Bu teşekküle genellikle kalış adı verilmektedir. Sarımsı, gri ve beyaz renkte olan bu kalker tüfü (traverten) yapı temelli zemini bakımından sağlam ve en uygun alandır. b) Alüvyonlardan meydana gelen sahalar genellikle berdan çayının bıraktığı çökeklerdir. Bu teşekküller kil, kum, çakıl karışımından ibaret olup ovaya doğru inildikçe alüvyonların kalınlıkları artmaktadır. Orta sıklıkta bir yapıya sahip bulunan alüvyonlar, yapı temeli zemini bakımından uygun mütelea olunurlar. c) Alüvyon üzerinde eski moloz örtüşü sahalar alüvyonlardan ibaret olup, Bu sahalar üzerin de eski bir moloz dolgusu bulunmaktadır. Tarsus eski bir belde olduğundan evvelce burayayerleşmiş olan milletlere ait kalıntı ve anıtlara rastlanmaktır. Bu sahalar yapı temeli zemini bakımından uygundur. Ayrıca söz konusu sahalar üzerinde moloz dolgusu bulunduğundan yapı temellerinin sağlam zemine oturtulması gerekmektedir.

DEPREM DURUMU

Etüt alanı sismik bakımından 3. dereceye alınmıştır. Zira Adana'nın doğusunda, Kadirli Misis üzerinden geçen Kuzey - Güney istikametinde uzanan aktif fay hattının tesir sahası içerisinde kalmaktadır. Tarsus'ta yapılacak yapıların deprem yönetmeliği esaslarına göre uyulması gerekmektedir.



Tarsus, günümüzde Mersin'in ticaret ve sanayi merkezidir.Tarsus'un ekonomisinde tarım önemli gelir kaynağıdır.

202.400 hektarlık toprağının 104.902 hektarı tarım arazisi, 62.786 hektarı orman ve fundalık, 4.080 hektarı çayır ve mera, 30.632 hektarı tarım dışı arazidir.
Tarım alanlarının büyük bölümünün sulanması, gübrelenmesi ve yeni tekniklerin uygulanması ile toprağın verimi artılmakta, ürünler iyi değerlendirilmektedir.
Mersin ilinin en verimli ve en geniş tarım arazisi, Tarsus'un ovalık yöresindedir. Bununla beraber iklimin tarıma elverişli olması bu arazilerde her çeşit tarımın yapılmasını sağlamaktadır.
Ovalık arazilerde de, ilkbaharda turfanda sebze ve meyveler, daha sonra sebze, kiraz ve üzüm ekilmektedir.



Kış mevsiminde ise portakal, mandalina ve limon meyvelerinden başkakışlık sebzeler ekilir.
Pamuk, susam ve soya gibi yağlı tohumlu bitkilerden tahılların her çeşidine kadar tarla ürünlerinin ekimi bu verimli arazilerde yapılır.
Tarsus'un bazı köylerinde kurulan sığır ıslah istasyonlarında çok verimli Holstayn tipi sığırlar yetiştirilmektedir.
Sanayi yönünden de Mersin'den sonra gelişmiş ilçesi Tarsus'dur. İlçe'nin tarım ürünlerini değerlendiren sanayi kuruluşları dışında, ülke ekonomisi için önemli olan tarım aletleri, makine yedek parçaları, takım tezgahları yapan fabrikalar, şekerli yiyecek imalathaneleri, tuğla ve seramik fabrikaları vardır..